MİRAS HUKUKU

Miras hukuku Türk Medeni Kanunu’nun üçüncü kitabında düzenlenmiştir. Murisin ölmesi üzerine ölen kişinin özel hukuk kökenli hak, borç, yetki gibi ilişkilerinin kime veya kimlere nasıl geçeceğini düzenleyen hukuk dalıdır. Murisin yasal mirasçıları, kan hısımları, sağ kalan eş ve altsoyu veya evlatlığıdır. Devlet de murisin yasal mirasçıları içine girmektedir. Kayın hısımları yasal mirasçı olamaz. Miras bırakanın birinci derecede mirasçıları onun altsoyudur. Çocuklar eşit olarak mirasçıdır. Evlatlık evlat edinene kan hışmı gibi mirasçı olur. Altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, anne ve babasıdır. Altsoyu, anne ve babası bulunmayan miras bırakanın mirasçıları büyük anne ve büyük babalarıdır.  

Sağ kalan eşin varlığı durumunda, miras bırakanın altsoyu var ise yasal miras hakkı mirasın dörtte biridir. Miras bırakanın anne ve babası ile sağ kalan eşin mirasçı olması durumunda sağ kalan eşin yasal miras hakkı mirasın yarısıdır. Büyük anne ve büyük babayla sağ kalan eş mirasçı olursa yasal miras hakkı mirasın dörtte üçüdür. Mirasçı bırakmaksızın ölen kişinin mirası Devlete geçer. 

Ölüme Bağlı Tasarruflar

-Ölüme bağlı tasarruflar vasiyet ve miras sözleşmeleridir.

Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve 15 yaşını doldurmuş olmak gerekir. Sınırlı ehliyetsizler rıza almadan vasiyetname yapabilir.

Üç çeşit vasiyetname vardır. Bunlar, resmi vasiyetname, el yazılı vasiyetname ve sözlü vasiyetnamedir.

Vasiyetnamenin tamamından veya bir kısmından dönülebilir. 

Miras sözleşmesi yapabilmek için kişinin ayırt etme gücüne sahip ve 18 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir. Miras sözleşmesinden tek taraflı olarak dönülemez.

Miras sözleşmesinin iki türü vardır. Olumlu miras sözleşmesi, miras bırakan miras sözleşmesiyle mirasını veya belirli bir malını sözleşme yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğüne girmesidir. Olumsuz miras sözleşmesi ise feragat sözleşmesi olarak geçmekte ve bu sözleşmeyle mirasçı, miras bırakanın mirasından karşılıksız veya bir karşılık sağlayarak feragat etmesidir. 

Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali Davası

Bu iptal davası, miras bırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı sırada tasarrufta bulunması üzerine açılabilir. Tasarruf yanılma, aldatma, zorlama veya korkutma sonucunda yapılmışsa iptal davası açılabilir. 

Yasal veya atanmış mirasçılar ve vasiyet alacaklısı bu davayı açabilir. Ölüme bağlı tasarrufun iptali davasında görevli mahkeme miras bırakanın son yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesidir.  

Mirasın Açılması

Miras, miras bırakanın ölümüyle birlikte miras bırakanın yerleşim yerinde açılır.  

Mirasın Reddi 

Mirasın reddi, hükmi ve gerçek ret olmak üzere iki çeşittir. Hükmi ret, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belliyse veya bu durum tespit edilmişse hükmi ret re’sen gerçekleşir. Gerçek ret, miras bırakanın ölümünden sonra gerçekleşir. Reddin koşulsuz ve şartsız olması gerekir. 

Yasal mirasçı miras bırakanın ölümünü öğrendiği andan itibaren 3 ay içinde mirası reddedebilir. Mirasçının mirası kabul etmesi veya ret hakkından feragat etmesi durumunda ret hakkı düşer. 

Mirasın Paylaşılması 

Kanun veya miras bırakan tarafından tespit edilmiş oranlara göre tereke mallarının ayrılması ve ayrılan malların mirasçıların kişisel malvarlığına girmesi için yapılması gereken işlemlere paylaşma denir.  

Mirasçılardan biri veya birkaçı paylaşma istemini kabul etmezse veya mirasçılar arasında anlaşmazlık çıkarsa mirasçıların dava yoluna başvurması gerekir. Mirasçılardan her birinin ayrı ayrı dava açma hakkı vardır.  

         Her zaman herkesi ve her aileyi ilgilendiren Miras Hukuku, insanların ölümlerinden sonra malları üzerinde yapmak istedikleri ölüme bağlı tasarrufları ve ölümleri halinde, gaipliğine karar verilmesinden sonra veya ölüm karinesinin varlığı halinde mirasa konu mallarının (tereke) yasal mirasçılar ve diğer mirasçılar arasında ne şekilde paylaştırılacağını, borçlarının nasıl ve hangi sırayla ödeneceğini inceleyen Miras Hukuku, Medeni Hukukun bir alt dalıdır.

Her bir gerçek kişinin ölümü veya gaipliğinin ardından murisin (miras bırakanın) malvarlığının ne şekilde, hangi oranlarda ve kimlere paylaştırılacağı, mirasın yasal, adil ve hakkaniyetli miras paylarına göre dağılımı ve özellikle vasiyetnameler ile kendi isteği ve iradesi ile mirasçılara düşecek payların oranını ve paylarını değiştirmesi ve etkilemesi ile geçmişten günümüze, etki eden değişkenlerin de çokluğu sebebiyle insanlar ve aile bireyleri arasında çeşitli sorulara, sorunlara ve husumetlere sebebiyet vermektedir. Bu sonuçlara bir de miras hukuku alanında davaların oldukça çeşitli ve karmaşık olduğu düşünülürse, miras hukuku kendi başına insan yaşamını her yönü ile doğrudan etkileyen önemli bir hukuk dalı haline gelmiştir. Dolayısıyla bu yönleriyle ve davalarıyla Miras Hukuku, uzmanlık gerektiren bir hukuk disiplinidir.

Miras Hukukunda uzman veya miras davalarında uzman bir avukattan veya hukuk bürosundan hizmet alınmadığı takdirde hak kayıplarının yaşanabileceği ve mahrumiyetler yaşanabileceği kuvvetle muhtemeldir. Onun için Miras davalarında uzman bir avukattan veya hukuk bürosundan destek alınması oldukça önemli ve mirasçı yararınadır. Çünkü konusunda uzman ve deneyimli bir miras avukatı, mirasçının miras davası sürecinde mirasçıya hukuki anlamda destek sağlayacağı gibi, miras paylaşımında olası yaşanacak hak kayıplarının ve mahrumiyetlerinin önüne de geçecektir.